20 Ağustos 2013 Salı

Washington'ın Mısır'da gerçek bir demokrasi isteyip istemediği oldukça şüpheli - Jonathan Steel - The Guardian

Batı'nın Mısır'daki etkisi demokrasi isteği ile sınırlı




Önce ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanını ve onlarca meslektaşını hapse atarak hareketin boynunu vurdular. Sonra radyo ve televizyon istasyonlarını kapatarak susturdular. Daha sonra camilere saldırıp sokaklarda protesto eden yüzlerce destekçiyi katlettiler. Şimdi de illegal ilan ederek ve üye olmayı suç haline getirerek hareketi ortadan kaldırmayı planlıyorlar.
Mısır'da ivme kazanan askeri darbenin zalimliği nefes kesici. Dünya, askerlerin Şubat 2011'de Kahire'nin Tahrir Meydanı'nda Mübarek rejimini protesto edenlerden daha zarar verici ve şiddet dolu olmayan göstericilere ateş açıp gaz sıkmasını dehşet içinde izliyor. Hüsnü Mübarek'in, protestocuların emniyet güçleri tarafından öldürülmesini engellememekten suçlu bulunmasının üstünden bir yıldan fazla geçti. Son günlerde yaşanan acılardan sonra acaba General Sisi daha mı az suçlu?
Yetkililer bir hafta önce uluslararası diyalog çağrılarını reddederek protesto kamplarının boşaltılma zamanının geldiğini söylediklerinde Batılı muhabirler bunun büyük ihtimalle su ve elektriğin kesilmesi, yiyecek arzının durdurulması ve kampların aşamalı olarak kuşatılması şeklinde olacağını söylemişlerdi. Askerin ve güvenlik güçlerinin başvuracağı zalimliğin farkına varmamışlardı.
Kendilerine liberal ve ilerici diyen binlerce seküler Mısırlının askeri baskıya destek vermesi trajediyi daha da kötüleştirdi. Bazıları, gerçeklere arkasını dönen ve Müslüman Kardeşler'i devleti yıkmaya çalışan bir avuç terörist olarak tanımlayan hükümet medyasının propaganda ataklarıyla kandırıldılar.
Muhammed Mursi'nin özgür seçimlerle, binlerce insan tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı olduğunu unutmuş gibiler. Bazıları, Müslüman Kardeşler'in ilk yasaklanmasından bu yana medyada ve okul kitaplarında yer alan anti İslamcı yazılar ve imgelerle zehirlenmişler. Mursi'nin retoriği genellikle partizancaydı ama yaptıkları tek yanlı veya dar değildi, kabinesine birkaç Mübarek dönemi teknokratlarını atayarak orduyu yatıştırmaya çalışmıştı.
Ama seküler Mısırlıların askerî darbeyi desteklemesi ilk başta göründüğü kadar sürpriz değil aslında. Geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçiminde Mursi'ye karşı kaybeden Ahmed Şefik hava kuvvetleri komutanı ve Mübarek'in son başbakanıydı. Oyların yüzde 48'ini aldı; bu, yüksek rakamlarda seküler ve orta sınıf Mısırlı Mübarek yönetiminin İslamcılardan daha güvenli olduğunu düşünmese Şefik'in ulaşamayacağı bir rakam.
Devamında gelişen olaylar sadece orduya yardım etti. Güç dengesini korudu. Mursi bir süre, generallere ekonomik ayrıcalıklarını ve devlet kaynakları üzerindeki kontrollerini kaybetmeyeceklerine dair söz vererek onları politikadan uzak tutmayı umdu. Ancak ordu geçtiğimiz sonbaharda ve kışta seküler güçlerle hareket etmeye ve bu güçleri İslamcıları yok etmekte kullanmaya karar vererek taraf değiştirdi. Nasır döneminden beri ordunun geleneksel pozisyonu zaten buydu.
Darbe iyi planlanmıştı. Müslüman Kardeşler yönetimine dair hoşnutsuzluk yaratılabilsin diye kaynaklar suni olarak geri çekildi. Eski devletin kontrolündeki sendikalar greve gittiler, bu ekonomiyi sabote etti ve insanları huzursuz hale getirdi. 2011'de Tahrir Meydanı'ndaki göstericilere karşı kullanılan polis kontrolündeki eşkıyalar tekrar harekete geçirildi.  Haziran ayı boyunca süren kitlesel eylemler için sahne hazırlandı ve bu eylemler askerin doğrudan müdahalesini tetikledi.
Darbe yapma ve Müslüman Kardeşler'i yok etme planı aylardır hazırlandığı için diyalog çağrısında bulunanlar naif kalıyorlar. Her iki tarafın dizginlenmesi söylemleri de beyhude. Müslüman Kardeşler'in halen milyonlarca destekçisi var ama travma geçirmiş haldeler ve geçen haftaki katliam nedeniyle yılgın durumdalar. Ordu asıl gücün kendisinde olduğunu gösteriyor.
Dış dünya, Mısır'a sivil yönetim ve seçimlere ve seçim sonuçlarına saygı duyulan az çok çoğulcu bir siyasetin getirilmesi için bir şey yapabilir mi? Ders vermek veya diplomatik kulaklara fısıldamak hiçbir işe yaramayacaktır. Washington'ın Mısır'da gerçek bir demokrasi isteyip istemediği oldukça şüpheli. 2011'deki Mübarek karşıtı protestolar karşısında oldukça şaşırmış ve o zamanki en kıdemli askeri yetkili olan General Hüseyin Tantavi'yi Mübarek'e istifa etmesini söylemeye ikna etmeden önce günlerce tereddüt etmişti. Olaydan sonra Mursi'nin görevden alınmasını desteklemiş ve John Kerry'nin sözleriyle ordunun “demokrasiyi yeniden inşa ettiğini” ileri sürmüştü.
Eğer Washington Mısır'da anayasal yönetimi gerçekten tercih ediyorsa ordunun atması gereken adımları açıkça sıralamalı: Mursi ve meslektaşları serbest bırakılmalı, Müslüman Kardeşler'e ait televizyon ve radyo istasyonları geri açılmalı ve ekim ayından geç olmamak kaydıyla cumhurbaşkanlığı, meclis ve kurucu meclis için seçimler açıklanmalı ve bu seçimlere Müslüman Kardeşler de katılabilmeli.
Bu adımların atılabilmesi için en ufak bir şans varsa bile sıkı bir baskıya ihtiyaç var. Obama Mısır'a verilen askeri yardımları hemen durdurmalı ve darbe liderleri bir hafta içinde harekete geçmezlerse seyahat yasağı ve kaynaklarının dondurulmasıyla tehdit etmeliydi.
Ama Washington'ın etkisi de isteği kadar sınırlı ve bu tarz bir politika tavsiyesi vermek sadece bunların gerçek dışılığını gösteriyor.
Mısır eğer diktatörlüğe geri dönmekten kurtulacaksa bunun için kendi insanlarının çözüm bulması gerekecek. Bir grup önde gelen seküler figür geçen hafta orduyu eleştirdi. Darbeyi destekleyen Selefi El Nur Partisi de yön değiştirdi. Aynı şekilde 6 Nisan hareketinde yer alan ilericiler de. Hatta bazıları ordunun acımazsızca ezdiği Müslüman Kardeşler'in oturma eylemlerinde yer aldı.
Şimdi tüm bu seslerin Müslüman Kardeşler'le ortak olması ve sivil yönetime dönmek için demokratik bir şemsiye grup oluşturması gerekiyor-ve eğer gerekirse yeni protestolar düzenleyerek. Aksi halde ordunun işi İslamcılarla bitince bu sefer sıra özgürlük ve adalet çağrısında bulunan seküler güçlere gelecek, aynı Mübarek yıllarında olduğu gibi.

*Bu makale The Guardian'da (18 Ağustos 2013) yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder