1 Eylül 2013 Pazar

Geceyarısı merdiven boyama operasyonu - Cüneyt Özdemir


Dün gece Amerikan uçakları Suriye’yi vurdular mı bilmiyorum. Bu yazıyı cumartesi günü öğle saatlerinde kaleme alıyorum. Aylardır memleketimizin dağlarından çatışma haberleri gelmediği için ve ortada henüz Suriye savaşı olmadığından dolayı normal şartlarda hayatımızın içinde yer al(a)mayan, gündemimize asla gir(e)meyecek konuları konuşabiliyoruz. Mısır darbesinin Ak Parti saflarında yarattığı olağanüstü abartılı heyecanı saymazsak nerede ise İsveç gibi gündemi olan bir memlekete dönmemiz an meselesi! 

Zaman zaman gündemimizi öyle konular işgal ediyor ki bir haberci olarak yeme de yanında yat!

Mesela şu günlerde “Cihangir’de bir sokağın merdivenleri gökkuşağı renginde mi olsun, yoksa eskisi gibi gri mi kalsın” adında gül gibi bir memleket meselemiz var. Hikâyemiz birkaç gün önce iyi niyetli emekli bir orman memurunun bir gece ansızın sokağındaki merdivenleri gökkuşağı renklerine boyaması ile başlıyor. Sabah uyanan semt sakinleri kimin bu işi yaptığını bilmedikleri için akla ilk olarak merdivendeki gökkuşağı renklerinden ilhamla olağan şüpheli olarak LGBT üyeleri geliyor. İşin rengi sonradan ortaya çıkınca başta belediye olmak üzere kısa bir şaşkınlık yaşanıyor. Derken bir geceyarısı operasyonuyla zaten izinsiz boyanan merdivenler tekrar eski sıkıcı gri rengine döndürülüyor. 

Buraya kadar aslında daha önce benzerlerini defalarca gördüğümüz bir Türkiye klasiği yaşanıyor diyebiliriz. Ancak bildiğiniz gibi Gezi olaylarından sonra şehrin sokak aralarında, merdivenlerinde ve sosyal medyada yepyeni bir ruh kol geziyor. Eskisi gibi “Ben yaptım oldu” diyen devlet aklına meydan okuyan, isyan eden, muzur, hınzır ve eylemci bir ruh bu. Nitekim bu Gezi Ruhu hemen merdiveni boyayanlara bir isim buluyor: Grizekâlılar. Ardından da meydan okuyor. “Sen misin o merdiveni bir gece baskını ile griye boyayan, o zaman herkes boyalarını alsın gelsin biz de tekrar gökkuşağına boyayacağız” diye kolektif bir çağrı oluşuyor. Yine ortada ne bir lider var ne de bir örgüt. Ben diyeyim sosyal medyanın ortak aklı siz deyin Gezi Ruhu! İsterseniz sonrasında yaşananları olayın geçtiği semt olan Cihangir’in bağlı olduğu Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’dan dinleyelim. Ahmet Misbah Demircan AK Partili belediye başkanları arasında ezber bozan nadir isimlerden bir tanesi. Beyoğlu gibi fıkır fıkır bir ilçeye ayak uydurmak hele de Gezi gibi büyük bir olay sonrası ortamı sakin tutmak kolay değil. Nitekim Misbah Demircan da bunun farkında. Dün telefonla beni arayıp sonrasında yaşananları anlatırken büyük bir belayı savuşturmanın kıvancını taşıyordu. “Bir vatandaş izinsiz boyamış, bir başka vatandaş da ‘Yahu burası çok güzel oldu ama şimdi gençler gelip sabaha kadar oturmasın, izin aldın mı?’ diye şikâyet edince bizim belediyenin 5 kişilik boyama timi benden habersiz müdahale edip sokağı eski haline griye boyamışlar” diye söze başlıyor. Griye boyanıp olay sosyal medyada bir memleket meselesi haline dönüşünce Misbah Demircan inatlaşmak yerine tekrar merdivenin olduğu mahalleye gidip akşam saat 22.00’de bütün apartman sakinleri ile tek tek görüşmüş. Bakmış hepsi bu boyama işinden memnun gözüküyor. Ertesi gün için yapılan “Boyanı kap da gel” çağrısından ise hafiften bir tedirginlik var, bunun üzerine sokağı tekrar boyama kararı almışlar. Demircan “Gece saat 01.00’de bizim boyama timi ve sokak sakinleri ile merdivenleri tekrar aynı renklere boyadık, artık uzatacak bir durum yok” derken ikinci bir Gezi gerginliğini pratik bir çözümle atlatmış olduklarını umuyordu.

Telefonu kapatmadan önce hiçbir komplekse kapılmadan bir hatadan döndüğü için kendisini tebrik ettim. Demek ki Ak Parti’nin içinde hâlâ Gezi Ruhu’nu karşısında görünce hortlak görmüşe dönmeyen, işi komplo teorilerine bağlamak yerine akılla çözen birileri var diye sevindiğimi telefonda ona söyleyemedim ama bakın bu yazıyı okuyunca onu da öğrenecek. 

Velhasıl sonuçta İstanbulumuz’da rengârenk boyalı bir merdivenimiz var. Üstelik bu hareket bir moda olarak İstanbul’un diğer semtlerine hatta başka şehirlere yayılacağa benziyor. Diyarbakır’da Ofis’teki kafelerin bulunduğu Sanatçılar Caddesi şimdiden rengârenk boyanmış durumda. 

Gezi Ruhu denilen şey başta hükümet ve onu destekleyen yazarlar olmak üzere eylül ayının gelişiyle uykularını kaçıracak kadar tedirgin ediyor. Oysa bakın korkacak bir şey yok. Kimse yakıp yıkmadan, oldubittiye getirmeden güzel bir şeye hep beraber imza atabiliyor. Gezi ruhu aslında bu haliyle baktığınız zaman korkulacak değil tam tersi değerini bilip iyi amaçlı değerlendirilecek iyi niyetli bir ruha da benziyor.

Neyse bir memleket meselesi daha kazasız belasız, ayaklanmasız, çevik kuvvetsiz, biber gazsız çözüldü. 

Merdiven erdi muradına biz çıkalım kerevetine!


http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cuneyt_ozdemir/geceyarisi_merdiven_boyama_operasyonu-1148702

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder